
ne kadar üzgün zamanlarım vardı. sanki gittiğim her yolculuktan evvel arkamdan dökülen sularla beraber tüm o üzüntüler, aylar, yıllar, evler, yastıklar silindi. gördüğüm her yeni şehirde, bir sokak daha kattım kendime. bu yüzdendir işte şehirlerin haritalarını biriktirmem. ve yolları asla unutmamamdan bilmem bahsetmeme gerek var mı. dinlediğim en güzel şarkılar temmuzun son gününe, gördüğüm en güzel gün batımı istanbulun denizine düşmüş. ne kadar çok üzüldüm! bazen üzülerek öleceğimi düşünürdüm. belki gelecekte hala üzgün olacağım ama en azından şu anda mutluyum. hayatımın en mutlu senesiydin 2011. yavaş yavaş sonuna geliyoruz ve ben seni çok özleyeceğim. 2012 asla senin kadar eğlenceli geçemez, biliyorum, bir insan, yılda 2 defa paris’te nefes alır mı? durup amsterdam’da nefessiz kalır mı? barcelona güneşinde gülüşünü parlatır mı? hiç durduk yerden, hayatına güzel bir insan buyur eder mi? aldım, kaldım, parlattım, ettim. daha çok görmem, gezmem ve öğrenmem lazım. bana en güzel gülümsemesiyle vuran hafızama, kendi başına kalma fırsatı tanımaksızın, adımlarıma takılan rüzgara bakmaksızın, yollara dökülmem lazım. çünkü yol sana kendini verir.