19.9.11

insan depresyona gireceğini bile bile onu buyur eder mi?

bugün evi temizledim. iyi bir yemek yaptım, fırın falan kullandım yani. sonra kalktım bir türk kahvesi yaptım. birkaç sigara yaktım. annemle konuştum. gülümsedim sesimle.  bilgisayarı açtım. tık tık tık. bilgisayarı kapattım. dışarı çıkıp, bir dondurma yemeye gücüm var mı yokladım. yoktu. bir mektup yazdım. sanırım en son o mektubu yazarken nefes aldım. sonra her şeyi kapattım, açtım kitabı. birkaç dakika sonra oje sürerken buldum kendimi. mutfaktaki çikolataları tüketmeye başladım. tüm ışıklar söndü. ben yine bilgisayar başına kondum. biraz amerika'ya seslendim. biraz sustum, çünkü saçmalamaya başlamıştım.
durdum.
içim şişti. içim o kadar şişti ki nefes alamam sandım. ki alamıyorum da.
içim şişti. okumak istemiyorum. ama kariyer yapmak istiyorum.
içim şişti. hayalkırıklığına uğramak istemiyorum. ama hayalkırıklığına uğruyorum.

her şey ankara'dan beklediğim haberin gelmemesiyle başladı.
sonra boston'dan ses seda kesildi.
akabinde osmanbey civarlarında ekildim.
ben aslında hep tünel'deki o eve gitmek istedim.
ama duruyorum duruyorum
kendi sonumu kuruyorum
keşke ellerimi kafama soksam da
yersiz düşünceleri geri itip, zekamı öne çıkarabilsem.

şu anki yersiz düşüncemiz, seni çok özlemem ve seninle ne yapacağımı bilememem.
tüm bu bilinmezlik ve özlem, içime doğru kıvrılıyor
içimde büyüyor şişiyor
içimi şişiriyor
her şeyi karanlık ve bir o kadar dayanılmaz buluyorum.
aslında boğuluyorum.

No comments:

Post a Comment