28.2.11

verdiği sözleri hatırlıyorum
mutlulukla ilgili bir şeydi
gülümseyiş yerini tutamaz
ama keşke şu an yanımda olsaydın
değişmesi gereken birkaç ampül var
bulutlar ışığı kapatıyor
son günlerimiz karanlık
başağrısına çözüm birkaç duman
birkaç tatbikat ve burjuva zevkimiz
değişmeyen tek gelenek
elbette ellerime sığmaz bu kadarı
nesil atlıyoruz her seferinde

24.2.11

i surround myself with people i find intellectually stimulating.

22.2.11

bazen gerçekten bir ömürde tek hayat yaşamak istemediğime karar veriyorum. otobüste vesair giderken yan tarafta bir arabaya takılıyor gözüm mesela. keşke o anlığına "ben" benden çıkıp, o sürücü koltuğundaki kadın olsam. onun hayatı nasıldır, bir baksam. ama mutsuz ediyor bu insanı biliyor musun. dünyada yüzlerce dil var. ülke var. ve öldüğümüzde kaç dil konuşuyor olabileceğiz ki. mesela çince, benim için hep çizgilerden ibaret olacak. oysa o çizgiler bir hikaye anlatıyor. hayatımda tenis oynamadım. öldüğümde hala mühendislerin ne yaptıklarını bilemeyeceğim. pek çok meslek grubunun aslında ne yaptıklarını bilemeyeceğim. dünyada dinlemek gereken çok fazla hikaye var aslında.

bencillik etme diyor arkadaşım. bunları düşünerek yaşarsan, dibe batarsın diyor öteki.

ölümden çok korkuyorum.
ama bazen yaşamaktan da korkuyorum. uyanıyorum ve "aman tanrım, yaşıyoruz!" diyorum. yolda yürüyorum, o kadar insan, nasıl yaşayabiliyorsunuz, diyorum.
ve ölmekten çok korkuyorum.
ve yaşamı becerebilenleri sevmiyorum. evet, yaşamak bir ability işi ve kimi zaman bundan mahrum olduğumu düşünüyorum.

mad men'de şöyle bir söz geçiyordu: yalnız doğdunuz ve yalnız ölecekseniz. ve bu dünya, üzerinize sadece bir kurallar demeti serper. bu gerçekleri unutmanız için.
sonra sanırım özdemir asaf şunu demiş: insanlar, gelmeleriyle yalnızlıklarını dağıtanları sevip; gitmeleriyle kendilerini yalnız bırakanlara aşık olurlar.
ben de şunu diyorum: hepimiz, acılarımıza sahip olmak dışında yalnızız.

21.2.11

ellerimi uzatıyorum geçmişe
büyük bir klişe doğuruyorum, beni sevmeyen şair bir adamdan
hayatım boyu lütfen dediğim tek insan olan allaha, ayıp oluyor haliyle
kendimize bir başlangıç gerekiyor
önce pembe panjurları geceye boyayıp
sonra odanın tüm duvarlarını aynayla çeviriyorum
şair adam beni sevsin istiyorum
bana şiirler yazsın istiyorum
çünkü
her allahın bir kitabı olmalı

rutin doktor kontrollerinin birinde
doktor hanım "'bir' olmazsa ölecek hastalığı var "diyor klişemizde
şair adam, anlamıyor, tek bildiği kelimeler
benimse biyolojim iyidir liseden beri
ancak "ikimiz birken" yaşatabiliriz büyük klişemizi
şair adama bakıyorum, çaresizlik damlıyor gözlerimden
pencereye bakıyor
çünkü
her yaratılanın bir sonu olmalı

haliyle klişemiz gözlerimizin önünde ölüyor
diyemem pek tabii
çünkü bir tek benim gözlerimin önünde.
şair adamın gözleri ise aynada
elleri şiirler yazıyor, ağzı bunları okuyor
bana baktığında, beni görmüyor
çünkü
her allahın bir kulu olmalı

benim eski allah, daha alçak gönüllüydü aslında bakarsanız
kulağı iyi duymazdı ama duyduğunda da mucizeler yaratırdı
lakin adımlarımın arkası ayıp dolu, geri dönemem
lakin aynalar şair adamın gözlerini çaldı, burada kalamam
büyük klişemizin kırkı çıkmadan, yola çıktım ben de
yanıma alabildiğim kadar puantiye..
şiirler yazmak istiyorum
çünkü
her allahın bir kitabı olmalı

10.2.11

ben seni anlatmaktan bıktım. ama sen en güzel sesimi harcamaktan bıkmadın. konuş diyorlar, çünkü içimde yerin yok. beni seven arkadaşlarım diyor bunu. buzdolabından, elime tutuşturdukları kitaba kadar.

aynanın karşısında kendimi izliyordum bugün. kadının biri ayaklarından bacaklarıma kadar masaj yapıyordu. durdum ve:
yıkılan parçaları topladım.

zekamı topladım: iki+iki=beş
bilgimi topladım: hipotetik olmayan şey kategorik bir buyruktur.
dilimi topladım: je ne peux pas parler français.
saçımı topladım: bacaklarımı uzattım.

benim parçalarımı nerelere fırlattıysan
gittim dünyadaki her o noktadan
parçamı topladım.
yerlerine birer kelime bıraktım.
işte ilk kitabımı böyle bir haritadan yola çıkarak yaptım.
şaşırdım ve şaşırttım
çünkü adımlarım durmuyordu.
kadın, ellerini, bacaklarımdan çektiğinde
sana doğurduğum çocukları topladım.
"babanız sizi sevmedi" dedim.
haksız değildim.