27.4.21

sabaha kadar ruyamda bir comarla tartistim. universitedeymisim, amfideki hocaymis bu comar ama din kulturu hocasi gibi bir seymis. sabah inanilmaz bir ofkeyle uyandim. twitter'a baktigimda ilk gordugum de onumuzdeki 17 gun boyunca "kapanma" adi altinda alkol satisini yasakladiklari oldu. icimdeki ofke hicbir yere sigmiyor, bize, ulkeye, gencligimize, yasliligimiza, gelecek nesillerimize yaptiklari her sey o kadar icime oturuyor ki bagirsam bile atamam bu ofkeyi. almanya'ya gelmek de cozum degil, gelsen de gogsune oturan bu agir tastan kurtulus yok. cunku gelmek ile gelmek zorunda kalmak arasinda bir fark var. burada sevdigin icin yasamakla, yasamak zorunda birakilmak arasindaki bu fark, almanya'ya alisma ve almanya'da yasama kararini da derinden etkiliyor. keyfimdendi sanki 27 yasinda ailemden, arkadaslarimdan, dilimden, aliskanliklarimdan kopup buraya gelmek.. keske oyle olsaydi. keske "hadi bir cilginlik yapalim ve gencken baska bir ulkede yasama deneyimi kazanalim" diyip de gelseydim. ya da "daha iyi egitim almak icin".. ama oyle degil. bizler buraya gelmek zorunda birakilmis, bir defa geldigi bu dunyada "baska bir sekilde yasamak mumkun" diyip, bunun pesinden kosmus, kendine, cocuklarina ya da henuz dogmamis cocuklarina karsi sorumlu hissedip, daha fazla sey sunmaya calismis ve buna ulasabilmis sansli bir grubuz. anne babalarimiz ise bagrina tas basip, bizleri kilometrelerce oteki bu ulkelere yolcu ediyor. iste bundandir, bu yabanci ulkede biraraya gelip iki kadeh bir sey ictigimizde gozlerimizde huzun, bogazimizda biriken laflar ve gogsumuze tas gibi oturan ofkemiz ile muhabbetimizin sonu hep turkiye'ye baglaniyor. 

No comments:

Post a Comment