en buyuk sir, var olmaya dair olsa gerek.
var olmak ve yok olmak, tuhaf bir dengedesiniz ve birbirinize de benziyorsunuz. bu hic adil degil!
bir zamanlar ortada, bariz, alenen bulunan bir sey var diyelim. sonra bir bakmissin ki, artik onu gormuyorsun.
bir sey vardi. saf ve cocuksu bir seydi, deneyimsiz ve korkulu, tedirgin ve mide bulantili.
simdi o sey yok, yerini sessiz ve gurultulu, islak ve kokulu, uzak ve yakin bir sey haline birakti.
neyden bahsettigimi gayet iyi biliyorsun.
birbirine bu kadar benzeyen varlik ve yoklugun arasinda ben kendimi nereye yerlestirsem diye dusunurken cevabi ben degil, iyi bir yazar soyluyor: var gibi olmak.
hazinemizin isigini kaybettigini, reaksiyonlarimizin hizinin azaldigini, icimden bir seyleri yitirdigimi hissediyorum. alistim ve gecti. alistim ve donup de baktigimda aslinda orada olmadigini gordum. iste var olmak ile yok olmak bir kafa cevirme suresi kadar birbirine yakindi. belki de icine gecmisti, belki hicbir zaman var olmamisti.
malina'nin sayfalarini cevirirken, o kitabi yazmamis olduguma bir kere daha pisman oldum. artik emin oldugum bir sey varsa o da ilerleyen vakitlerde de onu yazamayacak olusumdu. cunku uyuyorum ve geciyor. uyudukca sonuklesiyor. uyudugumda hissediyorum, hatirliyorum ve ozluyorum.
No comments:
Post a Comment