
kulağım acayip ağrıyor.
((bugün deldirdiğim kıkırdağıma piercing taktırmak için kadife'ye gittim. sonrasında ise yetişmem gereken bir histoloji labı vardı. yürüdüm yürüdüm yürüdüm. derin bir nefes almak istedim ama tam şurama tıkandı.))
anladım ki:
ben seninle yapamıyorum.
ben seni sevemiyorum.
bir şeyleri yok ettin. ezdin. parçaladın. ısırdın ve kopardın. vahşice.
sonra da sordun "neden eskisi gibi değilsin" diye. sakince.
ben artık sana bir şeyler anlatmak bile istemiyorum. senden kaçıyorum. senin durmadan benimle vakit geçirmeye çalışman bana komik geliyor.
beni kaybetme paniğiyle saldırıyorsun birden. oysa başta ne yapmıştın hatırla: yok et. ez. parçala. ısır. kopar.
ne farkı kalıyor?
bir dur, bir düşün.
beni sevip sevmediğini.
ki beni sevmek zorunda da değilsin. biraz içini dinlesen duyacaksın zaten senin de benimleyken yapamadığını.
bunu itiraf edemiyorsun sadece.
sadece alışkanlık sendeki. yalnız kalamıyorsun.
beni bırakmıyorsun da bağlıyorsun.
boynuzları iç içe geçmiş iki geyik gibiyiz.
ve benim kulağım çok ağrıyor.
No comments:
Post a Comment