17.4.14

okudugum butun kitaplar tek bir kitaba cikar.

benim icin butun oykulerden once gelen bir oyku vardir ve bu okudugum butun oykuler onun hemen kaybolan bir yankisidir. okumalarimda cocuklugumda okumus oldugum o kitabi aramaktan baska bir sey yapmiyorum, ama onu yeniden bulamayacagim kadar az sey hatirliyorum.

benim icin butun insanlardan once gelen bir insan vardir ve bu tanidigim butun insanlar onun hemen kaybolan bir yankisidir. tanidigim butun insanlarda, cocuklugumda tanimis oldugum o insani aramaktan baska bir sey yapmiyorum, ama onu yeniden bulamayacagim kadar az sey hatirliyorum.

benim icin butun sehirlerden once gelen bir sehir vardir ve bu gezdigim butun sehirler onun hemen kaybolan bir yankisidir. seyahatlerimde cocuklugumda gormus oldugum o sehri aramaktan baska bir sey yapmiyorum, ama onu yeniden bulamayacagim kadar az sey hatirliyorum.

benim icin butun ruyalardan once gelen bir ruya vardir ve bu gordugum butun ruyalar onun hemen kaybolan bir yankisidir. ruyalarimda cocuklugumda gormus oldugum o ruyayi aramaktan baska bir sey yapmiyorum, ama onu yeniden bulamayacagim kadar az sey hatirliyorum.

benim icin butun hayatimdan once gelen bir ani vardir ve bu yasadigim hayat onun hemen kaybolan bir yankisidir. hayatimda cocuklugumda yasadigim o aniyi aramaktan baska bir sey yapmiyorum, ama onu yeniden bulamayacagim kadar az sey hatirliyorum.

16.4.14

yourcenar

Mutlu değildim. Bu mutluluk eksikliği bende epey hayal kırıklığı yaratıyordu, ama sonuçta boyun eğiyordum. Bir anlamda, mutluluktan vazgeçmiştim, ya da en azından sevinçten. Sonra, kendi kendime, bir evliliğin ilk aylarının nadiren en güzelleri olduğunu, hayatın aniden birleştirdiği iki varlığın birbirinin içinde bu kadar çabuk eriyip hakikaten tek varlık olmalarının mümkün olmadığını söylüyordum. Çok sabır ve iyi niyet gerekli. Bunlar ikimizde de vardı. Daha da yerinde olarak, sevincin bize bağlı olmadığını ve yakınmakta haksız olduğumuzu söylüyordum. Eğer makul olsak her şey eş değerde olur sanırım, ve belki de mutluluk daha iyi katlanılan bir mutsuzluktur sadece. Kendi kendime böyle söylüyordum, çünkü cesaret olayları değiştiremediğimizde onlara hak vermekten ibarettir. Ancak, yetersizlik ister hayatta ister sadece kendimizde olsun, bu onun büyüklüğünü azaltmıyor ve aynı ölçüde acı çekiyoruz. Ve siz dostum, siz de mutlu değildiniz.

8.4.14

heartbreak and ponytails.

                                                                                                                                                              
                                                                                                                                                                                 
[bu esnada bana mutlulugun en cok yeni bir baslangic yapmak icin gerektigini soyluyorsun. mutluluk gelsin ve boyle bir arac olsun istiyorsun. yoksa hicbir zaman mantikli kafayla mutlu olamayacagini gayet biliyorsun. cunku kendi gerceklik ve denge-dengesizlik alginda bundan memnunsun.]
bana gore hayat sorumluluk demek.                                                                                                                                                                                                                    bunlari sorgulayan ve yapmak istemediginde asla yapmayan insanlar, bize gore, sefa pezevengi kaliyor. ve evet, bu durumda bizler de amele oluyoruz.                                                                                                                                                                                                                                                             .
[ben, diyorsun, sahilde cekirdek citleyen, avm gezen veya parkta cocuklarini zapt etmeye calisan insanlari gordugumde, bu tip seylerle aksami eden insanlarin mutluluguna hicbir zaman ulasamayacagimi dusunuyorum. hep uyuz ve siradisi istekler tasidigimi zannedip, aslinda kendi mutluluguna sahip olamamis biri olacagim.]

hayatim boyu babamin bana en cok soyledigi cumle "is cikarma" idi. ne istesem, ne dusunsem is cikariyordu cunku basina, kuma gomulu olan basina.. istekleri hep yersiz ve aykiri olarak adlandirilmis bir insanim. yeri geldi ben de kendimi oyle gordum. oysa cok temelde baska bir sey vardi: yasam meraki. yasama merakimi kaybettigimde de "niye boyle depresif oldun?" dediler. hayatta ne yapsam da begendiremezdim kimilerine.
peki kendime?

3.4.14

dr.

bazen okumakta hic gozum yokmus gibi geliyor.
sonra insan vucudunun o et ve kandan olusma halini animsiyorum ve heyecanlaniyorum
insan beyni konusundaki heyecanima hic girmeyelim bile..
ben cocukken, annem tibbin en guzel noktasinin ogrendigin her seyin kendinle alakasi olmasi demisti
okumakta gozum olmadigi zamanda ilgimi canli tutan yegane sey de bu detay aslinda!
kendime bakmak, kendi vucudumun isleyisini bilmek, hayranlik uyandirici.
bir gun evime cerceveletilmis bir akciger x-ray'i asmak en buyuk hayallerimden biri
cunku gordugum akciger dallanmalari, alveoller ve damarlar, teleskopla uzaya bakma hissi yaratiyor bende
mikrokosmosu buluyorum orada
bir de her gun olume bu kadar yakin olmama ragmen olumle geldigim iliskim bu durumdayken, tip okumasam ne olurmus kim bilir!
benim zavalli "sfu izlerken ve hastane koridorlarinda/morglarda/ameliyathanelerdeyken curuyen" gencligim..