24.1.14
14.1.14
to talk to you.
ben cocukken tuvalete yalniz basima gitmeye cok korkardim. gerci cocukken genel olarak karanliktan korkardim. sagolsun, o yillarda da depresyonda olan anneannem, elimden tutardi. usenmez, benimle beraber tuvalete gelirdi. kapida beni beklerdi, sonra tekrar elimden tutar salona getirirdi.
ben tuvalette iserken, anneannemle konusmayi cok severdim. annemi nasil dogurdugunu, buyuttugunu, dedemle nasil evlendigini anlattirirdim.
- severek mi evlendiniz peki?
- sevmek mi varmis ki?
anneannem, o yillarda hep bizimleydi. dedem hayattaydi ama evine gitmiyordu. neden kirginlardi, en ufak bir fikrim bile yok. ama kendimi bildim bileli ayri yasiyorlardi ve anneannem depresyondaydi.
dedem.. dedem hakkinda, cok net seyler hatirlamiyorum. cok buyuktu. uzundu yani. sakali vardi. elleri de buyuktu, opmelerimden hatirliyorum. yuzu anneme benziyordu. herkes onun ne kadar anlayisli, mantikli ve akilli bir insan oldugundan bahsediyor. oysa ben dedemi hic taniyamamistim.
anneannem ise dedemi tanimis ancak sevememisti. bu yuzden organik bir hastaligi var sanilip, tum tetkikleri normal ciktiktan sonra bir psikiyatriste gosterilmesi akla gelmisti ve tani almisti.
bilmemkac yasindan ve bilmemkac cocuktan sonra anneannem dedemin evinden ayrilmisti. ust kattaki dayimin yanina tasinmisti. ama kislari bizim yanimiza geliyordu.
ortason-lise1 yillarimdayken, anneannem beni elestirmeye basladi. saclarimi tarayip ormemi istiyordu. elimdeki kitabi birakip disari cikmami.. kitaplara cok dalarsam evde kalacagimi dusunuyordu. haksiz da sayilmazdi. cunku yeni hedefi bendim. anneannem, annem henuz cocukken de olumden korkarmis. bu korkusunu gecirmek icin surekli onune hedefler koyarmis. once acaba annemin universite mezuniyetini gorebilir mi diyerek baslamis, annemin dugununu, cocuklarini, teyzelerimin torunlarini bile gormustu. bu yuzden yeni hedefi bendim. benim evlendigimi gormesi onemliydi.
bir gun bir sebepten yine olecegini dusundugu siralarda, evlilik yuzugunu bana gosterdi. "ben olursem, hicbir kuzenin almasin bunu. senin olacak tamam mi?" dedi. tamam dedim ama anneannemin olecegini dusunemezdim. hele ki gun gelip olmeyi isteyecegine hic ihtimal vermezdim.
ben tuvalette iserken, anneannemle konusmayi cok severdim. annemi nasil dogurdugunu, buyuttugunu, dedemle nasil evlendigini anlattirirdim.
- severek mi evlendiniz peki?
- sevmek mi varmis ki?
anneannem, o yillarda hep bizimleydi. dedem hayattaydi ama evine gitmiyordu. neden kirginlardi, en ufak bir fikrim bile yok. ama kendimi bildim bileli ayri yasiyorlardi ve anneannem depresyondaydi.
dedem.. dedem hakkinda, cok net seyler hatirlamiyorum. cok buyuktu. uzundu yani. sakali vardi. elleri de buyuktu, opmelerimden hatirliyorum. yuzu anneme benziyordu. herkes onun ne kadar anlayisli, mantikli ve akilli bir insan oldugundan bahsediyor. oysa ben dedemi hic taniyamamistim.
anneannem ise dedemi tanimis ancak sevememisti. bu yuzden organik bir hastaligi var sanilip, tum tetkikleri normal ciktiktan sonra bir psikiyatriste gosterilmesi akla gelmisti ve tani almisti.
bilmemkac yasindan ve bilmemkac cocuktan sonra anneannem dedemin evinden ayrilmisti. ust kattaki dayimin yanina tasinmisti. ama kislari bizim yanimiza geliyordu.
ortason-lise1 yillarimdayken, anneannem beni elestirmeye basladi. saclarimi tarayip ormemi istiyordu. elimdeki kitabi birakip disari cikmami.. kitaplara cok dalarsam evde kalacagimi dusunuyordu. haksiz da sayilmazdi. cunku yeni hedefi bendim. anneannem, annem henuz cocukken de olumden korkarmis. bu korkusunu gecirmek icin surekli onune hedefler koyarmis. once acaba annemin universite mezuniyetini gorebilir mi diyerek baslamis, annemin dugununu, cocuklarini, teyzelerimin torunlarini bile gormustu. bu yuzden yeni hedefi bendim. benim evlendigimi gormesi onemliydi.
bir gun bir sebepten yine olecegini dusundugu siralarda, evlilik yuzugunu bana gosterdi. "ben olursem, hicbir kuzenin almasin bunu. senin olacak tamam mi?" dedi. tamam dedim ama anneannemin olecegini dusunemezdim. hele ki gun gelip olmeyi isteyecegine hic ihtimal vermezdim.
7.1.14
ikibinonuc yili.
hayatimin ilk panik atagini yasadim. kendime ve hayatima yabancilastim. gecmisime sirtimi dondum. gelecegimi yok etmeye calistim. insanlari kirmamak icin yine kendi kendime disimi gecirdim. hep kanayan taraf ben oldum.doktor oldum, profesorlerin karsisina ciktim. ilk defa bana ait bir hastam oldu. gozlerimin onunde ona kanser tanisi konuldu.
hayat denilen su rutinde, beni su ana dek mutlu eden tek bolumun psikiyatri oldugundan emin oldum. psikiyatrist olmak istememin arkasinda aslinda kendime yardim bulma motivasyonunu da barindirdigimi fark ettim.
yollara dustum ve yollarda kimligimi, ulkemi kaybedip, kendimi yeniden var ettim.
bedenimle degil ama bunca yildir bana yuk olan ve aci veren ruhumla baristim. onu oldugu gibi [yirtici, kotumser, vefakar, hircin, sevgi dolu, hastalikli] kabullendim.
hayatimin en yesil ormanlarini gordum. o ormanda yasayan bir sincap olmak istedim. yolculuk yapma istegimin hayat boyu surecegini fark ettim. cunku icime yer etmis bir drive bu. nefes almak, vermek gibi. gormek gibi. gormenin bir tik otesi. once var olani kaybetmek: kendini. sehirleri. insanlari. yollari. sonra kesfetmek..
annemin buyuyusune tanik oldum. en son 6 sene once anneannem vefat ettiginde bu kadar coktugunu ve caresiz kaldigini gordugum annemin, tekrar caresizligini gordum. benim yuzumden caresiz kalisini, ofkelenisini.. sonra ise anneligin inanilmaz kabullenme gucuyle, caresiz ama destekleyen annem haline gelisini gordum. kendi acimdan da ders cikarmadim mi peki bu surecten? elbet. anneme hayir demenin, kimseyi oldurmedigini ve ona olan sevgimden bir seyler eksiltmedigini gordum. o da benim bu evrildigim kisiye sasirdi, ofkelendi, inanamadi. ama kabullendi. kabullendim ben de onu. aslinda hayat bir kabullenmeme kavgasiymis, ogrendim.
hayat denilen su rutinde, beni su ana dek mutlu eden tek bolumun psikiyatri oldugundan emin oldum. psikiyatrist olmak istememin arkasinda aslinda kendime yardim bulma motivasyonunu da barindirdigimi fark ettim.
yollara dustum ve yollarda kimligimi, ulkemi kaybedip, kendimi yeniden var ettim.
bedenimle degil ama bunca yildir bana yuk olan ve aci veren ruhumla baristim. onu oldugu gibi [yirtici, kotumser, vefakar, hircin, sevgi dolu, hastalikli] kabullendim.
hayatimin en yesil ormanlarini gordum. o ormanda yasayan bir sincap olmak istedim. yolculuk yapma istegimin hayat boyu surecegini fark ettim. cunku icime yer etmis bir drive bu. nefes almak, vermek gibi. gormek gibi. gormenin bir tik otesi. once var olani kaybetmek: kendini. sehirleri. insanlari. yollari. sonra kesfetmek..
annemin buyuyusune tanik oldum. en son 6 sene once anneannem vefat ettiginde bu kadar coktugunu ve caresiz kaldigini gordugum annemin, tekrar caresizligini gordum. benim yuzumden caresiz kalisini, ofkelenisini.. sonra ise anneligin inanilmaz kabullenme gucuyle, caresiz ama destekleyen annem haline gelisini gordum. kendi acimdan da ders cikarmadim mi peki bu surecten? elbet. anneme hayir demenin, kimseyi oldurmedigini ve ona olan sevgimden bir seyler eksiltmedigini gordum. o da benim bu evrildigim kisiye sasirdi, ofkelendi, inanamadi. ama kabullendi. kabullendim ben de onu. aslinda hayat bir kabullenmeme kavgasiymis, ogrendim.
Subscribe to:
Comments (Atom)