2. kez oldu.
bana ne olduğunu hatırlamıyorum.
ama ne olduğunu gayet iyi biliyorum.
ne hissettiğimi.
sanki, o sırada telefonun diğer ucunda değil de,
tam karşımda,
hatta tam karşımda da değil,
toros dağları'na tırmanan bir yolda, sürücü koltuğunda
gibiydin.
ben küçüktüm. benim gözlerim ıslaktı. ben korkuyorum.
tanrım, ben o an o kadar korkuyordum ki -aklım çıktı.
o aralığı hatırlamıyorum.
o aralıkta kim olduğumu bilmiyorum.
ama ne olduğunu gayet iyi biliyorum.
içimdeki o küçük kızın deliler gibi korktuğunu
ve cümlelere nokta koymaksızın devam ettiğini biliyorum.
cümleleri peşi sıra havaya bırakıp, nefes almadan konuştuğunu biliyorum.
o aralıkta ben nerede olduğumu bilmiyorum.
sadece bir şeyler oluyor ve izliyorum.
içimdeki bir türlü patlayamamış öfkenin,
nasıl da canlanıp,
küçük bir kız olarak dile geldiğini izliyorum.
ama duvara konuşuyor adeta, anlamıyorsun, anlamıyorsun,
duvardan farkın var: sesim sana çarpıp geri dönemiyor. yutuyorsun. öldürüyorsun.
sen, beni öldürüyorsun.
sen, beni delirtiyorsun.
sen, asıl sen, beni öldürüyorsun.
sen, benden nefret ediyorsun.
sen, benim düşmanımsın.
sen, beni anlamıyorsun.
sen, beni istemiyorsun.
sen, beni affetmiyorsun.
sen, beni tehdit ediyorsun.
sen, sanki yaptığın büyük bir erdemmiş gibi davranıyorsun, sonra bu erdeme de bir kılıf uyduruyorsun:
ebeveynlik.
ne ala!
sonra beni delirtiyorsun.
sonra aklım çıkıyor.
sonra içime küçük bir kız çocukluğum kaçıyor.
sonra beni korkutuyorsun.
sonra beni öldürüyorsun.
sonra seni öldürmek istiyorum.