ne kadar uzak
ne kadar imkansız
ne kadar çok insan
ne kadar kararsız
ne kadar sınırsız
ne kadar eski
ne kadar boşlukta
ne kadar zor
ne kadar çok fark
ne kadar yok
ne kadar var
ne kadar geç
ne kadar genç
ne kadar bencil
ne kadar naif
ne kadar gerçek
ne kadar benzersiz
ne kadar bekledim,
ne kadar istedim,
ne kadar sevdim..
seni.
25.12.12
ya kaybedersem evimi ellerinde?
dünyaya geldin. iyi geldin, hoşgeldin. ama niye geldin? bilmiyorsun. peki. bi sandalye çek, biraz konuşalım. diyorum ki öncelikle kimyasal bağlar vardır maddelerin arasında. ilişkilerin özü budur. beğenmedin mi? sence? ruh, aşk, kalp? yok canım! buralarda çaylak olduğun o kadar belli ki. kaç günlüksün? çıtırsın sen daha yahu. tabi taze umutların, kalbinde insan koyabilecek alanların olacak. sonra sen bilir misin bir kağıdı yakınca neler olur? kağıt ufalır, yok olur, kalbin zamanla ufalır yok olur. sevgi mi? hiç duymadım. aşk? uzun zamandır görünmedi diyorlar. hem biliyorsun değil mi, geç doğmak o kadar da kötü değil. daha çok yaşayacaksın. zaman çizgisinde daha ileriyi bile göreceksin. önemli değil mi? nasıl vazgeçebiliyorsun gelecekten? geçmiş insana ne getirebilir ki saçmalama. kapatma kulaklarını, kapanma kabuklarına, aç ellerini, ama dokunma ateşe, öğrenme hayatı, yapma hatayı.
20.12.12
lines 1 & 2
It's all about lines. The finish line at the end of residency. Waiting in line for a chance at the operating table. And then there is the most important line: the line separating you from the people you work with. It doesn't help to get too familiar, to make friends. You need boundaries between you and the rest of the world. Other people are far too messy. It's all about lines. Drawing lines in the sand and praying like hell no one crosses them. At some point, you have to make a decision. Boundaries don't keep other people out, they fence you in. Life is messy. That's how we're made. So you can waste your life drawing lines or you can live your life crossing them. But there are some lines that are way too dangerous to cross. Here's what I know: if you're willing to take the chance, the view from the other side is spectacular.
I can't think of any one reason why I want to be a doctor, but I can think of 1,000 reasons why I should quit. They make it hard on purpose. There are lives in our hands. There comes a moment when it's more than just a game and you either take that step forward or turn around and walk away. I could quit, but here's the thing... I love the playing field.
8.12.12
#ruya
ankara'dasin. yillar sonra ilk defa ankara'ya gelmisim. aslinda adana'da ya da konya'nin otesinden herhangi bir sehirde olmam lazim ama grup arkadaslarima fark attim. izmir'den ankara'ya otobus degil de ucakla geldim. birkac saatim var.
ust gecitin orda durmusum. niye topuklu ayakkabi giymisim. bir de ustelik elimde bavulum varken. yetmezmis gibi pantolonum da dusuyor. beyaz dantelli kulodum gorunuyor. ucunu ice sikistiriyorum. kendimi musteri arayan kadinlar gibi hissediyorum. alligi da fazla surmusum sanki bugun. keske yapmasaymisim.
ust gecidin sonunda carsi gibi bir sey. f..... diye bir dukkandaymissin. bir yandan da seninle mesajlasiyorum. ama henuz ankara'da oldugumu soylemedim. a.... diye bir fotografciya giriyorum once. buralarda bir yerde olmali senin dedigin dukkan. uzun bir koridor gibi bu fotografci. gidiyorum, gidiyorum. sokagin diger ucundan cikiyorum. bakiyorum. f....... burda degil. donup geldigim yolu tekrar yuruyorum. bir kadini goruyorum. "f...... isimli dukkana nerden gidebilirim?" diyorum. utaniyorum. cunku f....., su an icinde bulundugum a..... gibi bir fotografci. ama ben a....yi degil f....yi istiyorum ozellikle. kadini ikna edesim geliyor: hayir sorun kesinlikle sizde degil, bende. mesela bir film alacak olsam sizden alirdim, konu bu degil ama. arkadasimi ariyorum. o su an f.....de. vallahi. inanin bana. yoksa siz de.......
kadin bir an supheleniyor. bilmedigini soyluyor. nasil olur, baktim haritadan buralarda. arkadasim orada su an diyorum. kaslari iniyor. orasi bir fotograf studyosu. cekimler yapiliyor diyor. ama gozlerine ciplak, kanli, oldurulmus insanlar yansiyor. yanlisiniz var, arkadasim oyle bir insan degildir demek istiyorum. arkadasim demekten de biktim aslinda. sevgilim. sevdigim adam. canim. demek istiyorum. ama kadin, asli'ymis aslinda.
kadindan binbir zorlukla ve ne halin varsa gor diyerek, f.....nin adresini aliyorum. baya gizli bi yer. bir kere giris katinda degil. saate bakiyorum. hala biraz vaktim var. keske bu surprizi yapmak yerine notlarimi bir kez daha okusaydim, sinava calissaydim diyor bir ses. sonra kapiyi caliyorum.
ust gecitin orda durmusum. niye topuklu ayakkabi giymisim. bir de ustelik elimde bavulum varken. yetmezmis gibi pantolonum da dusuyor. beyaz dantelli kulodum gorunuyor. ucunu ice sikistiriyorum. kendimi musteri arayan kadinlar gibi hissediyorum. alligi da fazla surmusum sanki bugun. keske yapmasaymisim.
ust gecidin sonunda carsi gibi bir sey. f..... diye bir dukkandaymissin. bir yandan da seninle mesajlasiyorum. ama henuz ankara'da oldugumu soylemedim. a.... diye bir fotografciya giriyorum once. buralarda bir yerde olmali senin dedigin dukkan. uzun bir koridor gibi bu fotografci. gidiyorum, gidiyorum. sokagin diger ucundan cikiyorum. bakiyorum. f....... burda degil. donup geldigim yolu tekrar yuruyorum. bir kadini goruyorum. "f...... isimli dukkana nerden gidebilirim?" diyorum. utaniyorum. cunku f....., su an icinde bulundugum a..... gibi bir fotografci. ama ben a....yi degil f....yi istiyorum ozellikle. kadini ikna edesim geliyor: hayir sorun kesinlikle sizde degil, bende. mesela bir film alacak olsam sizden alirdim, konu bu degil ama. arkadasimi ariyorum. o su an f.....de. vallahi. inanin bana. yoksa siz de.......
kadin bir an supheleniyor. bilmedigini soyluyor. nasil olur, baktim haritadan buralarda. arkadasim orada su an diyorum. kaslari iniyor. orasi bir fotograf studyosu. cekimler yapiliyor diyor. ama gozlerine ciplak, kanli, oldurulmus insanlar yansiyor. yanlisiniz var, arkadasim oyle bir insan degildir demek istiyorum. arkadasim demekten de biktim aslinda. sevgilim. sevdigim adam. canim. demek istiyorum. ama kadin, asli'ymis aslinda.
kadindan binbir zorlukla ve ne halin varsa gor diyerek, f.....nin adresini aliyorum. baya gizli bi yer. bir kere giris katinda degil. saate bakiyorum. hala biraz vaktim var. keske bu surprizi yapmak yerine notlarimi bir kez daha okusaydim, sinava calissaydim diyor bir ses. sonra kapiyi caliyorum.
5.12.12
sanirim kendime dair sundan pisman oldum: keske eski sevgililerim hakkinda iyi konusan birisi olsaydim. bana yapilanlar ne kadar kotu olsa bile..
ani ve fevri davranislarimla insanlari subjektif bir sekilde harcayabiliyorum.
oysa insanlar cok daha kiymetli.
keske sabirli olabilsem.
zamana izin verebilsem.
zamanin gecmesine.
yavas degil ama sakinlikle.
tum basamaklara adimlarim degmis sekilde:
dusmek. kalkmak. gulmek. aglamak. basarmak. fail etmek. guvenmek. hep tereddut etmek. gitmek. gelmek. kahrolmak. kahretmek. cocuk olmak. cocuk dogurmak. buyumek. yaslanmak. aramak. bulamamak. kavusmak. ayrilmak. unutmak. ama hep hatirlamak. ne yazik ki hatirlamak. ve neyi unuttugunu bile hatirlamak..
ani ve fevri davranislarimla insanlari subjektif bir sekilde harcayabiliyorum.
oysa insanlar cok daha kiymetli.
keske sabirli olabilsem.
zamana izin verebilsem.
zamanin gecmesine.
yavas degil ama sakinlikle.
tum basamaklara adimlarim degmis sekilde:
dusmek. kalkmak. gulmek. aglamak. basarmak. fail etmek. guvenmek. hep tereddut etmek. gitmek. gelmek. kahrolmak. kahretmek. cocuk olmak. cocuk dogurmak. buyumek. yaslanmak. aramak. bulamamak. kavusmak. ayrilmak. unutmak. ama hep hatirlamak. ne yazik ki hatirlamak. ve neyi unuttugunu bile hatirlamak..
Subscribe to:
Comments (Atom)