31.10.12

bir insan kendisini ne kadar çok sevmez de bu kadar yüklenir ve yorar aklını? kalbini?


evrenin kurallarını dinleyerek yolumuzu buluyoruz. hiçbir yere gidip, hep bir yere varıyoruz. baksana içine çöküyor zaman, bu kadar düşünme. belki biraz daha ileride. bak, gördün mü? galiba bizi çağırıyor.

27.10.12

sen bu değilsin. sen neredesin. uzun zamandır görüşemiyoruz. ellerin eskisi gibi değil. bakışların uzak, aklın bulanık, dilin yorgun. yapma. güzel dostum, seni çok özledim.

beyninle kalbin arasına bir duvar örmüşsün. beynini öyle kapatmışsın ki zeki hissetmenin nasıl olduğunu unutmuşsun. ama sen benim tanıdığım en zeki kadınlardansın. elastik beynini suya atarak, adeta çocukken sakızı suda bekletme sonucunda sepsert bir sakız elde etmeni görüyoruz şu an. katı, kesin, hayalgücü sıfır, umutsuz ve yarınsız bir beynin olmuş. sert. sepsert.

oysa küçük bir odaya sahipken sadece bile, şu hayat üzerinde, öyle güzel evler yaratırdı ki o beynin.. çatısı vardı. çatısından baktığı gökyüzü. aynı gökyüzünde binlerce yıldız.

hiç baktın mı yıldızlara son zamanlarda?

mutlu değilsin. ama aşıksın. bu hikaye sana bir yerlerden tanıdık mı?

sen, henüz 16 yaşındayken, demiştin ki: içimde koşan bir at var ve bunun durdurulmasına asla izin vermeyeceğim.
woody allen gibi ilişkiyi bir köpekbalığına benzetmeyeceğim. ama seni bir atla özdeşleştirebilirim.

- they shoot horses, don't they?

sevdiğin her şey yük olmuş. karşı koymak bile yetmiyor. yine aynı şarkıyı söyle, sanki ağlar gibi kendine. sanki bir şeyler eksik hayatında. dur ve dinlen nolursun bir defa. yerinde sayarsın kaçıp gitsen de. her şey içinde.

yerinde olsaydım beni dinlerdim.
[ama sen duymadın]

24.10.12

i'm fine with not knowing.

17.10.12

man made darkness into my mind.

15.10.12

still the question lingers, i twist it round my fingers. could you be my calling?

11.10.12

i will help you read those books, if you will soothe my worried looks

4.10.12

ihtiyaç listesi:

var gibi olmak değilvar olmak

3.10.12

tül perde arkasından akan şeyler: pencere. balkon. deniz. adalar. hipervijilans. ellerim. sakal. aynadaki yansımamız. bir iki üç, ne zamandan beri beyaz. ayaklar. başka hayatlar. adımlar. birleştiren/uzaklaştıran? neden kapanmıyor? sığmıyor. patlamak istiyor. şimdi şurdan bıraksam kendimi. ellerimi. geçer mi hepsi. ne gelir peki geriye. "seni özlemekten tenim acıyor." tamam saklarım cümleni.