26.5.11

o şiirleri yazan kız karşında otururken elleriyle oynuyor. kağıtlar koparıyor. çatallara dokunuyor. telefonuna tıklıyor. saatini çeviriyor. pek çok şey yapıyor. bir tek sana uzanamıyor. uzanmaması gerek.
gerek çünkü aslında tam da sana söylediğim cümleyi söyleyeceğim bundan sonrasında: gözden çıkardığım insanları hayatıma sokuyorum. çünkü insanlar gider. insanlar geldikleri kadar durmadan giderler. ve ben hep kalırım. ve ben seni kaybetmek istemiyorum. senin hayatımdan çıkışını izlemek istemiyorum. hala oturtamadım ama ben seni gözümde çok büyütüyorum. bir an "tabi ki bu lafları etcek, adam kaç yaşında" diyorum. öte yandan "hasiktir, ona nasıl baktığımı biliyor" oluyorum. herkes gitse de herkes tarafından hayalkırıklığına uğrasam da.. sana uzanmamak için duracağım. her seferinde. saniyeler ellerimin üzerinden geçecek ve ağzımızdaki bir sözcük olacak. görüşeceğiz, sarılacaksın, sanki son hakkımmışçasına sarılacağım sana. ama olmayacak.
çünkü ben o kadar mantıklı ve aptal bir insanım ki hayatımda en çok beraber olmak istediğim adamı, hayatıma sokmayarak, bu lafımı kanıtlayacağım.

21.5.11

o'na dokunmak için sadece birkaç yıl bekledim. sonra üzerimizi uyku örtecekti.
elimin 1 cm gerideki hali güvenli sınır. 1 cm ötedeki o'nun saldırgan ve hırpalayıcı olduğundan şüphem yok. kendimi daha fazla yormak ve insanları "kaçırmak" istemiyorum. ben aslında beklemiyorum. i'm just taking life as it comes. bu yüzden ona uzanmıyorum. (07.03.2011)

o'nunla aramızdaki o güvenli duvardan bahsetmiştim değil mi? siktiret. çünkü ben o duvarı gördüm. duvara çarptım. elimi kaldırdığım an o'na dokunabilirdim. ama buna gerek yoktu. sarılabileceğim kadar yakındı ilk defa. ve ben sarılamadım. o sarılamadı. sarılmadı. onlar konuştu. ben boğuldum. boğdum. bana bakmıyordu bile. gözlerime bakmıyordu.
oysa ben o'nu özledim. yapamadıklarımı özledim. bu yüzden o'nun yastığında uyuyacağım. yani aramızdaki duvarı alıp, başımın altına koyacağım.
neden duruyor?
beni kendine mi saklıyor?
hah.
konuşmadığımız o kadar çok şey kaldı ki. odamın ferahlığından tut, ailesine, o filmi neden o kadar sevdiğine, filmde çocuğun odasına düşen motorun nerden geldiğine kadar.
ben dün niye sustum?
dönüp de sana, sen o hoş gülümsemeni bu filmden öğrenmişsin, demedim?
yine biriktirdim.
azalan hiçbir şey yok içimden ve ben yine de dolduruyorum. (21.05.2011)

19.5.11

o kadar mutsuzum ki ölücem. bunu öyle içten hissediyorum ki.
yalnızım
yalnızım
yalnızım

birilerinden hoşlanıyor ve sonra onların içi kof çıktığını görüp, umutsuzlanıyorum.
hiçbir zaman kafama göre birini bulabilecek miyim?
ders çalışmam lazım. ama çalışamıyorum. gerçekten hiçbir şey ifade etmiyor notta yazılanlar bana.
insanlar çok kalabalık geliyor ve bıkıyorum bu kalabalıktan ama hayır, ben bu kalabalığı istiyorum da aslında.
kimseye ihtiyacım yokmuş gibi davranmaktan bıktım.