29.3.11

20 yaşına geldim. hala insanların egolarıyla uğraşıyor, onların bezlerini değiştirmiş gibi hissediyorum.

28.3.11

ben, en azından kendimle ilgili, şunu anladım ki: hayatta farkına varabildiğim 2 gerçek var. yalnızlık ve ölüm. ikisi de beni paniklendiriyor. iki ucu da paniklendiriyor. ölmemeliyim çünkü hayattan memnun değilim, bir şeyler eksik hala. ama aynı zamanda nasıl olup da hala yaşayabiliyorum?! hala nasıl nefes alabiliyorum?! buna nasıl katlanabiliyorum?! yalnızım çünkü insan özünde yalnızdır. çevresine insanları topladığı zamanlarda bile yalnızdır. sadece yalnızdır. bunun yanı sıra insanlara nasıl katlanabiliyorum bazen? nasıl olup da anlayışlı olabiliyorum insansı saçmalıklara?
şu ana kadar 2 gerçeğim var hayatla ilgili. ve açıkça görülüyor ki ben 2siyle de başa çıkamıyorum.

27.3.11

dünyanın orta yerinde yalnızlıktan ölüyormuş gibi acı çekiyorum. tamamen sona ulaşıp, ölümü göremiyorum. sadece acı çekmek süregeliyor. ben aslında acı çekmekten ölesiye korkuyorum. ne kadar komik değil mi, cümleleri alt alta yazarsak:
ölüyormuş gibi acı çekiyorum
acı çekmekten ölesiye korkuyorum

beni alıp, dışarıdan hayata bakmaya zorladığın için teşekkürler. kendime bu kadar yüklenmemin sebebi neydi acaba? gözlerim o kadar ağrıyor ki -çünkü gözyaşları ağırdır.
ne kadar yalnızız. ne kadar doldursam da etrafımı, boşlukları, ne kadar yalnızım. yanımda olmasını istediğim insanlarla arama ya yıllar giriyor ya yollar. sevmiyorum. sevmiyorum.

9.3.11

- kendini çok yıpratma. çünkü bi şekilde sen erken büyümüşsün ya da büyümek zorunda bırakılmışsın. ben mesela ikincisiyim yaşadığım şeyler itibariyle.
- ben hangisiyim bilmiyorum. ama sanırım adana'da yapacak bir şey bulamayınca, büyümeyi seçmişim.