when she loves somebody
she welcomes him
from her eyebrows to elbows
until he starts to change completely
afterwards he becomes offensive
more or less you know the story:
completing his missing parts
enduring the injustice
consuming her patience
struggling with him and
being accompanied by bleakness
when she loves somebody
she owns him
from his eyebrows to elbows
between them, you know, the thing
that is easily consumed and never frustrated.
17.7.11
16.7.11
16.07.1991-16.07.2011
I would not mind if it were bones, or a pearl button.
I do not want much of a present, anyway, this year.
After all I am alive only by accident.
-sylvia plath
I do not want much of a present, anyway, this year.
After all I am alive only by accident.
-sylvia plath
12.7.11
10.7.11
bir insanı sevmek kadar korkunç bir şey yok. onu haklı yapmak kadar.. filmde, izlediysen şunu der: "39 dakika geçmiştir. Ve o gelir. Nefes nefese. Hala yakışıklı. Trafik kötüymüş. Evet. Ben de onu mazur görürüm. Derim ki, bu kadar geç kalman tabi ki olağan. Çünkü.. Çünkü ben zayıf biriyim ve eğer birine çok fazla değer vermişsem benim için o daima haklıdır. Sikeyim."
sikeyim. işte birisini sevmek bu kadar korkunç ve hastalıklı. sevdikçe zayıflıyoruz. oysa böyle olmamalı. sevgi, o yüce şey, adına ne şiirler kitaplar yazıldı, gücümüzü almamalı.
"yaratılışın bir tür kozmik dengesizlik, kozmik felaket olduğunu ve
şeylerin bir hata sonucu var olduklarını söylüyoruz. hatta ben daha da
ileri giderek buna karşı koymanın tek yolunun hatayı üzerimize alıp sonuna
kadar gitmekten geçtiğini öne sürüyorum. buna bir de isim bulmuşuz. “sevgi” diyoruz. sevgi tam da bu türden bir kozmik dengesizlik değil mi?
“dünyayı seviyorum” veya “evrensel sevgi” gibisinden kavramlardan oldum
olası iğrenmişimdir. ben dünyayı sevmiyorum. ben daha çok “dünyadan nefret
ediyorum” ile “dünyayı takmıyorum” arasında bir yerlerdeyim. ama gerçekliğin tamamı bundan ibaret. çok aptalca. bu var ve ben onu umursamıyorum. benim için sevgi aşırı derecede şiddet içeren bir eylem. sevgi ”hepinizi seviyorum” demek değil. sevgi, bir şeyi seçiyorum anlamına geliyor ki burada yine o dengesizlik yapısı var. bu şey küçük bir ayrıntıdan, kırılgan bir bireyden ibaret dahi olsa, diyorum ki “seni her şeyden çok seviyorum”. bu gayet resmî manada, sevgi kötülüktür." -zizek
sikeyim. işte birisini sevmek bu kadar korkunç ve hastalıklı. sevdikçe zayıflıyoruz. oysa böyle olmamalı. sevgi, o yüce şey, adına ne şiirler kitaplar yazıldı, gücümüzü almamalı.
"yaratılışın bir tür kozmik dengesizlik, kozmik felaket olduğunu ve
şeylerin bir hata sonucu var olduklarını söylüyoruz. hatta ben daha da
ileri giderek buna karşı koymanın tek yolunun hatayı üzerimize alıp sonuna
kadar gitmekten geçtiğini öne sürüyorum. buna bir de isim bulmuşuz. “sevgi” diyoruz. sevgi tam da bu türden bir kozmik dengesizlik değil mi?
“dünyayı seviyorum” veya “evrensel sevgi” gibisinden kavramlardan oldum
olası iğrenmişimdir. ben dünyayı sevmiyorum. ben daha çok “dünyadan nefret
ediyorum” ile “dünyayı takmıyorum” arasında bir yerlerdeyim. ama gerçekliğin tamamı bundan ibaret. çok aptalca. bu var ve ben onu umursamıyorum. benim için sevgi aşırı derecede şiddet içeren bir eylem. sevgi ”hepinizi seviyorum” demek değil. sevgi, bir şeyi seçiyorum anlamına geliyor ki burada yine o dengesizlik yapısı var. bu şey küçük bir ayrıntıdan, kırılgan bir bireyden ibaret dahi olsa, diyorum ki “seni her şeyden çok seviyorum”. bu gayet resmî manada, sevgi kötülüktür." -zizek
Subscribe to:
Comments (Atom)